16 Eylül 2017 Cumartesi

Toplumsal Yaşam Kılavuzu

Gönderen Unknown zaman: 06:42
Bu yazıda okuyacağınız olay, benim başıma gelmiştir. İnanması biraz güç olabilir fakat tamamı gerçektir.

Dün akşam dışardaydım. Bir mağazaya pantolon bakmak için girdim. Beğendiğim pantolonu aldım ve kabinlere yöneldim. Hepi topu 3 kabin var zaten. Birisini hanımefendinin birisi kapatmış, kendi dışarda içerde kıyafetleri, aynada boyunu pusunu izlemekte... Diğerini iki genç kız önüne tabure koyup bir hesabın içindeler, çıkarana aşk olsun. Diğeri dolu. Elimde pantolonla birkaç dakika bekledikten sonra, malzemelerin olduğu kabine yöneldim ve “bu eşyalar sizin mi” dedim. Kadın bir hışımla dönüp kabine girdi, dakikalardır aynanın karşısından söküp alamadığımız hanımefendi bir anda kabinde aldı soluğu. Durumu görünce kabin önünde oturan kızlar, nezaket gösterip kalkma zahmetine girdiler.

Zorlu şartlar altında girdiğim kabinde derin bir soluk aldım. Fakat bir sorun vardı. Kabin kapılı değil, perdeli. Perdeli kabin arkasında kıyafet denemekten hiç hoşlanmam zaten. Çektim mi ne yaptım. Pat perde biri tarafından açıldı!
-    AAAAAAAA! (bağıran ben değilim, o) Burada kırmızı saçlı bir kız var!

Ben şok tabi. Allah esirgedi de, işimi bitirmiş, ayakkabımı giyiyordum. O anın şokuyla “Yapma ya” diyebildim. Yaptığı saygısızlığın, terbiyesizliğin farkında mı değil, farkında da umrunda mı değil bilemem ama kapı önünde ettiği muhabbeti aynen yazıyorum:
-         
     -  Keşke İranlı olsaydı, dediğimi anlamaz, ben de rezil olmazdım (Van’a alışveriş amaçlı İran’dan çok sayıda turist geliyor. Halk İranlılara aşina. Fakat sadece dediği cümlenin rezillik olduğunu sanıyor. Yaptığı saygısızlığın adı bile okunmuyor.)

Şok üzerine şok yaşıyorum. Hem sinirliyim hem gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Kabinden çıktım, ben bir “kusura bakmayın, fark etmeden oldu” falan bekliyorum. Ne dese beğenirsiniz?
-        
         -  Al sana anı işte, hatırlar hatırlar gülersin.

Ben de hep beraber hatırlayıp hatırlayıp gülelim diye, buraya yazayım dedim. Nasıl anı ama?

Bu olay başıma geldikten sonra düşünceler aldı beni. Bir kitapçık basılmasını istiyorum, sayın yetkililerden.
·         Kabine bir gardolap dolusu kıyafetle neden gidilmez?
·         Kabine girilmeden önce öksürme, tıklatma, seslenme gibi nezaket hareketleri neden yapılmalı?
·         Toplu alanlarda insanların özel alanlarına nasıl saygı duyulmalı?
     Otobüse nasıl binilip nasıl inilmeli? Ayakta gidenlerin sırtına, koluna, çantasına neden yaslanılmamalı?
·         Sokaklar, topluma açık yerleri neden babamızın arsası sanmamalıyız?


Bunların anlatılmasını istiyorum. Ha bir de, neden, ne zaman, nasıl özür dilenmeli bu da ek olarak kitapçığa düşülmeli. Bu kitapçığın da 8 yıllık zorunlu eğitim gibi zorunlu okunması ve uygulanması gerekli. 

1 yorum:

Şule Uzundere dedi ki...

Bu klavuzu okutsak bile emin ol birçok kişi anlamayacak ve uygulamayacaktır. Maalesef saygısız bir toplumumuz var. Bir iş için dışarı çıkıp insanlarla muhatap olduğum zaman hemen eve dönüp kendimi kapatmak ve kimseyle konuşmamak istiyorum. İnsanı yoruyorlar.

Yorum Gönder

 

Meray Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review