Bu yazıda okuyacağınız olay, benim
başıma gelmiştir. İnanması biraz güç olabilir fakat tamamı gerçektir.
Dün akşam dışardaydım. Bir mağazaya
pantolon bakmak için girdim. Beğendiğim pantolonu aldım ve kabinlere yöneldim. Hepi
topu 3 kabin var zaten. Birisini hanımefendinin birisi kapatmış, kendi dışarda
içerde kıyafetleri, aynada boyunu pusunu izlemekte... Diğerini iki genç kız
önüne tabure koyup bir hesabın içindeler, çıkarana aşk olsun. Diğeri dolu. Elimde
pantolonla birkaç dakika bekledikten sonra, malzemelerin olduğu kabine yöneldim
ve “bu eşyalar sizin mi” dedim. Kadın bir hışımla dönüp kabine girdi,
dakikalardır aynanın karşısından söküp alamadığımız hanımefendi bir anda
kabinde aldı soluğu. Durumu görünce kabin önünde oturan kızlar, nezaket
gösterip kalkma zahmetine girdiler.
Zorlu şartlar altında girdiğim
kabinde derin bir soluk aldım. Fakat bir sorun vardı. Kabin kapılı değil, perdeli.
Perdeli kabin arkasında kıyafet denemekten hiç hoşlanmam zaten. Çektim mi ne
yaptım. Pat perde biri tarafından açıldı!
- AAAAAAAA! (bağıran ben değilim, o) Burada kırmızı
saçlı bir kız var!
Ben şok tabi. Allah esirgedi de,
işimi bitirmiş, ayakkabımı giyiyordum. O anın şokuyla “Yapma ya” diyebildim. Yaptığı
saygısızlığın, terbiyesizliğin farkında mı değil, farkında da umrunda mı değil
bilemem ama kapı önünde ettiği muhabbeti aynen yazıyorum:
-
- Keşke İranlı olsaydı, dediğimi anlamaz, ben de rezil
olmazdım (Van’a alışveriş amaçlı İran’dan çok sayıda turist geliyor. Halk İranlılara
aşina. Fakat sadece dediği cümlenin rezillik olduğunu sanıyor. Yaptığı saygısızlığın
adı bile okunmuyor.)
Şok üzerine şok yaşıyorum. Hem
sinirliyim hem gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Kabinden çıktım, ben bir “kusura
bakmayın, fark etmeden oldu” falan bekliyorum. Ne dese beğenirsiniz?
-
- Al sana anı işte, hatırlar hatırlar gülersin.
Ben de hep beraber hatırlayıp
hatırlayıp gülelim diye, buraya yazayım dedim. Nasıl anı ama?
Bu olay başıma geldikten sonra
düşünceler aldı beni. Bir kitapçık basılmasını istiyorum, sayın yetkililerden.
·
Kabine bir gardolap dolusu kıyafetle neden gidilmez?
·
Kabine girilmeden önce öksürme, tıklatma, seslenme
gibi nezaket hareketleri neden yapılmalı?
·
Toplu alanlarda insanların özel alanlarına nasıl saygı
duyulmalı?
Otobüse nasıl binilip nasıl inilmeli? Ayakta gidenlerin
sırtına, koluna, çantasına neden yaslanılmamalı?
·
Sokaklar, topluma açık yerleri neden babamızın arsası
sanmamalıyız?
Bunların anlatılmasını istiyorum. Ha
bir de, neden, ne zaman, nasıl özür dilenmeli bu da ek olarak kitapçığa
düşülmeli. Bu kitapçığın da 8 yıllık zorunlu eğitim gibi zorunlu okunması ve
uygulanması gerekli.
1 yorum:
Bu klavuzu okutsak bile emin ol birçok kişi anlamayacak ve uygulamayacaktır. Maalesef saygısız bir toplumumuz var. Bir iş için dışarı çıkıp insanlarla muhatap olduğum zaman hemen eve dönüp kendimi kapatmak ve kimseyle konuşmamak istiyorum. İnsanı yoruyorlar.
Yorum Gönder