28 Aralık 2016 Çarşamba

Ne İstediğini Bilmeyenlere

Gönderen Unknown zaman: 07:38 0 yorum
Ne istediğinden kendinin bile haberi olmayan insanları bir dakika dahi tutmayın, çevrenizde. Hayatını, arzularını, taleplerini belirsizlik üzerine kuran bu insanların, sizi sömürmesine izin vermeyin. Ne istediğini bilmeyen, vermeden almak için bir dilenci gibi avucunu açıp kapı kapı gezen bu tipler, yer bitirir, bulduğuyla da yetinmez, ziyan ederler.

Onların bulanık dünyalarında ışıldayamazsınız. Hem zamanınıza hem emeğinize yazık! 
Her işlerinde "şunu istiyorum" dahi diyemeyen belirsizlik bulutlarının üzerinden sadece izleyip yaptıklarınıza burın kıvıran bu insanları, karaya ulaştırmak için boşa kürek çekmeyin!

15 Aralık 2016 Perşembe

Kadın

Gönderen Unknown zaman: 14:08 0 yorum
Pencerenin perdesini araladı, kadın. Ardından uzun uzun seyretti önünde uzayıp giden caddeyi. Gelir miydi acaba? Veya bu yolun sonunda mıydı sevdiği? Bilmiyordu...
Bir sigara yaktı ve camı sonuna kadar açtı. Soğuk hava yüzüne çarptı, tıpkı sevdiğinden yediği o tokat gibi! O buzdan buz, kılıçtan keskin, kurşundan hızlı tokat yüzüne nasıl patladıysa bu da öyle patlamıştı işte...
Tokadın ardından iki damla gözyaşı süzülmüştü, acıyan yanağına. İki damlanın arkası yüreğine aktı, usul usul. Acıyan yer oraydı aslında. Ağlarken külleri mi yok ediyor yoksa içindeki yangına mı müdahale ediyordu, bilmiyordu. Aslına bakarsanız, bilmekte istemiyordu.
Şimdi yoktu sevdiği. Çekip gitmişti tokadın ardından. Dış kapının sesi hala kulaklarında çınlıyordu kadının! PAT diye, gidiyorum der gibi değil de isyan eder gibi biraz da pişman gibi... Tokat gibi! Ansızın, hızlı ve tek sefer...
“Kadına şiddet” haberlerini çok okumuştu, çok izlemişti, çok dinlemişti. Benimde başıma gelir mi, dememişti ama gelmişti. Yoksa gelmemiş miydi?
Tek bir tokat! Acısı geçmiş, yarası beresi kalmamış ama kalbe en haininden bir çelme takmış o tokat! Kadına şiddete girer miydi? 
Dönerse affedecek miydi? 
Düşündü... Tüm gece düşündü... 
Yediği tokat gibi 100 tokat yiyip bir de kocasına kadınlık yapan kadınlar tanıyordu.
Tokat değil tekme-tokat yiyen ama gıkını dahi çıkarmayan kadınlar tanıyordu.
Kafasına tabanca dayanan ama kocasına “höt” demeyen – diyemeyen kadınlar tanıyordu.
Kadın olduğuna bin pişman edilen, emdiği süt burnundan gelene kadar dövülen, döverek öldürülen kadınlar tanıyordu. 
Şimdi onların yanında bu ansızın gelen tokadın adı olur muydu? 
Affedilecek bir şey var mıydı – yok muydu?
Yoksa “şiddet” böyle mi başlardı?
Tek tokat ardından tekme, yumruk, küfür... Ve artık Allah ne verdiyse!
Sahi erkeğin içinde şiddet duygusu olup olmadığı nasıl ortaya çıkardı?
Var mıydı bir yolu yorda mı? 
Nasıl nasıl nasıl?
Halen ilk sorudaydı aklı? 
Tek tokat şiddet sayılır mıydı?
Kapıya atılan her tekmede erkek kadına atacağı tekmeyi mi hazırlardı?
Masaya vurulan yumruğun asıl hedefi kadın mıydı?
Sıkılan dişler, fırlatılan eşyalar, bağırışlar... Kadın için yazılan şiddet senaryosunda sinopsis miydi?
Erkeğin kendi saçını yolması, yumruğunu sıkması şiddete meyil miydi değil miydi?
Şimdi bu erkeğin karısı dayak yer miydi ya da her erkek döver miydi?
merAy

 

Meray Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review