18 Mart 2017 Cumartesi

Tüm Gazi ve Şehitlerimiz Anısına...

Gönderen Unknown zaman: 03:54 0 yorum
2013 yılına girerken 31 Aralık 2012 tarihinde başıma gelmişti bu olay... Her yılbaşında tekrar tekrar hatırlıyorum :)

Bir otobüs yolculuğundan kesitler sunuyorum bu yazıda sizlere...
87 yaşında bir amca... Gür sesi, incecik bedeni ile oturuyor yanıma. Bir mezarlığın yanından geçiyoruz, camdan dışarıyı izlerken kulak kabartıyorum... Dua ediyor, yüksek sesle dua ettiği merhumların isimlerini sayıyor. Amin diyor, içtenlikle. Gülümseyerek bakıyor yüzüme, kırış kırış yüzü her çizgi bir şeyler ifade eder gibi. O torunu yerine koydu beni, eşini kaybetmiş ona etmiş duaları, gözleri doluyor 22 senedir yalnızım derken, sonra boynunu büküyor çocukça "Ne yapayım, taktir..." diyor susuyor... Gözleri dalıyor bu sefer, belli ağladı ağlayacak ama ağlamıyor. Ön koltuğumuzda oturan 5-6 yaşlarındaki kız çocuğu çekiyor dikkatini, yine gülümsüyor birden. Kalkıp başını okşuyor, şakalaşıyor... Yanıma oturduğunda büyük bir saadetle dolu gözleri, dünyanın en mutlu insanı sanki... "Hz. Muhammed s.a.v de çok severdi çocukları." diyor, "Bende çok seviyorum..." diye tamamlıyor sözlerini.
Öğreniyorum ki Kore gazisiymiş, eski kamyon şoförüymüş ayrıca... Savaş yıllarını anlatıyor, Amerika'dan bahsederken sinirleniyor. Şu an Amerika'ya özenen, her olayda onları örnek gösteren gençliğe ders verircesine...
Sadece vakit geçirmek için binmiş otobüse, iyi ki de binmiş...
Bir kez daha hatırlattı "Bu vatan kolay kazanılmadı."
Arkamızda oturan amcanın babası da gaziymiş. O da katılıyor sohbete... Rozetini soruyor amca, gözleri parlıyor "Ben sevmem öyle şeyleri, üniformamda, asılı.!" diyor...
"Ben ne olduğumu herkes biliyor." diyor sonra gururla...
Amca ineceği durağa geldiğinde "Hayırlı seneler..." diyor gazimize. Gazi bana dönüyor "Yılbaşı ne zaman?" diye soruyor şaşkınlıkla... Anlatıyorum, yüzü gülüyor. Yine dua dökülüyor dudaklarından, hayırlı bir sene olması için...
Savaştığı cepheleri, Amerika'nın yaptığı oyunları eksiksiz, takılmadan anlatan gazimiz bugünün yılbaşı olduğunun farkında değil!
Unuttuklarımız da yılbaşını unutmuş anlaşılan!
Yılbaşında eğlence mekanlarını tek tek hatırlarız.
Çam ağaçlarını özene bezene süslemeyi biliriz.
Nerede nasıl eğlenilir bizden sorulur.
Yılbaşı indirimleri mıh gibi aklımızdadır.
Caddeler, alışveriş merkezleri, küçük esnaflar dahi mutlu yıllar yazmayı-yeni yıla özel bilmem ne adı altında müşteri toplamayı bilir.
Sabaha kadar sokak sokak, mekan mekan gezmeye doymayız.
Ama huzur evlerine uğramayız, çocuk esirgeme kurumlarının sokağından geçmeyiz, hastahane acillerinde yıldan günden bihaber çaresizleri anımsamayız, vefat edenleri yoksayarız... Malesef biz yılbaşını içkiyle, bilmem hangi tür rezilliklerle karşılarız. Gazilerimizi, şehitlerimizi, aile büyüklerimizi dahi hatırlamayız.
Müşterilerine ajanda gönderen zengin iş adamları Gaziler Derneği'ne, LÖSEV'E bağış yapmaz. Çocuk Esirgeme Kurumu'ndaki çocuklara bir kutu çikolata göndermez. Huzurevleri'ndekine çam sakızı çoban armağanı, o yaşlıların ağzını tatlandıran Türk Lokumu'nu götürmeyi akıl edemez.
Partilerde türlü türlü yemeklerin tadına bakıp hatta yüzsüzlükle menüye burun kıvırırken açlıktan kıvranan kardeşlerimiz, hatırlanmaz!
Tv ekranları satır satır yeni yıl haberileri yapmaya bayılıyor ama diğer tarafta sessiz sedasız yıl başına girenleri es geçiyor.
İşte Türkiye'de yılbaşı demek bu demek...
 

Meray Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review